Ana içeriğe atla

SELAMETLE KAPTAN





0tuz yaşımdan gün aldım ,gün aldığım gibi bir de kendimi sergiledim,30 yıl geçti ve elimde bir avuç yıldız tozu var.Olacak iş mi azizim,zamana karşı yarışmak? uzun süren çabalarımla güzel bir sergi oldu,kimse yazmadan ,yazmıyorken biz yazalım,paranoyaklık olarak anlaşılmasın,sessizliğin taraf olmamanın neleri örttüğünü biz çok iyi biliriz(bu kısmı ayet olarak da okuyabilirsiniz).

Bilgi eylemi öldürüyor kaptan,tamam da Mr Spak kardeşim seni sevmeme rağmen kendime engel olamıyorum,esas içerisi diyen bir düşünce yok artık içimde her yer hem içerisi hem dışarısı bugün.

İyi yada kötü yaptığım şeyler yoruma açık,iyi yada kötü herkes yorumunu bırakıyor sokakta; çünkü sokak gerçek kardeşim.

Ben içeride ördüm ağımı ama dışarıya da kurdum,renkler insanları büyülüyor,insanlar meraklı bir biçimde inceliyorlar,gelenler bakanlar içeriye girenler'Kardeşim sen bundan para kazanıyormusun? diyenler.Bende yıldızlar gibi ufak kelimeler serpiştiriyorum,Abicim bak diyorum mat dünyana renk geldi,göze de bayram geldi diye gülüyoruz falan.

Epey de popüler oldum geceleri insanlar atölyemin önünde birikiyorlar,konuşmak istiyorlar,,

Çerçevenin topografisi üzerine düşünüyorum bende haleli, halesiz ne halden ne hale...Stardust is trust

Ben de bunu yaptım içimde inancımı ve hayallerimi çerçeveledim,ve üzerine düşündüm.Kendimi keşfettim içerdeki ve dışardaki topografide ne kadar kurguydum ne kadar gerçektim?Kırılgan,parmparça ama içinde taşıdığın şey kadar dolu,işte bu çerçeveler biriktirdiğim şeyler bir cümle bir fısıltı bir yol göstericisi.Her şey daha güzel olacak mesela. Bu umut insanın karanlığa gözleri alışması gibi her kapıyı aynı kapıya açıyor,ağlayan çoçuklar bana bakarken ve ben tam 30 girmişken mutluluk gözbebeği kadar yakın hüzün de yıldızlar kadar uzak, böyle düşündüm....

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

The Language Habitat: an Ecopoetry Manifesto

The Language Habitat: an Ecopoetry Manifesto By James Engelhardt Ecopoetry is connection. It’s a way to engage the world by and through language. This poetry might be wary of language, but at its core believes that language is an evolved ability that comes from our bodies, that is close to the core of who we are in the world. Ecopoetry might borrow strategies and approaches from postmodernism and its off-shoots, depending on the poet and their interests, but the ecopoetic space is not a postmodern space. An ecopoem might play with slippages, but the play will lead to further connections. Ecopoetry does share a space with science. One of the concerns of ecopoetry is non-human nature (it shares this concern with the critical apparatus it borrows from, ecocriticism). It certainly shares that concern with most of the world’s history of poetry: How can we connect with non-human nature that seems so much more, so much larger than ourselves? How can we understand it? One way

Art in İsolation Online Exhibition / Santa Clarita

Art in İsolation Exhibition Virtual  Link

Satın Alınamayan Ortak Kader “Yeni Normal”

Yeni normal.Şu günlerde oldukça duyduğumuz bu kavram  tuhaf ve ıssız olan bir uzamda huzursuzluğun kaygıya doğru  birleşme yarattığı noktada var olmakta.İçimizde bulunduğumuz gerçeklik şimdilerde böyle tarif ediliyor.Acaba gerçekten böyle mi? Yeni ve normal mi?Yeni olan gerçeklik acaba normalleştirici mi?  Bugünlerde çoğu insan nasıl normalleşeceğimiz konusunda tartışıyor, kakafonik tarzda bu tartışmalar hiçbir  şeyin eskisi gibi olmayacağını ifade eden gürültülü haber bültenlerine yakın benzerlikte yorumlarla beraber buharlaşıyor.Aslında anlamların, kavramların,temsillerin ağına yakalanan  vahşi anlamsız  bedenler olduğumuz gerçeği (Erasmusvari tabiriyle bir  “homo bulla”)ile karşı karşıyayız.Bunun yanı sıra insan hayatında korku ve izalosyonun tam ortasındayken derin ve olumlu bir değişim olabileceği inancıyla uyanıyoruz.Kapitalizmin rasyonalitesi ve şiddetli sonuçları olan ırkçılık, cinsiyetçilik ve eşitsizlikle karşı karşıya kalan insanlar olarak kendi “elleriyle” işledikler