Ana içeriğe atla

"Agora”

Opening/Açılış 10.04.2009

Cem Tütüncüoğlu / Bulut.Cloud
Nejat Satı / Agora

Agora:
2008 yılında ciddi anlamda bir çalışma ve paylaşım alanına ihtiyacım olduğunu hissettim..
Ancak zamanla bu ihtiyaç giderilemedikçe, bir reflekse dönüşmeye başladı.

İhtiyaç zamanla reflekse dönüşmeye, refleks ise bir paylaşım alanına...

Aslında çalışma alanım hiçbir zaman kazanç alanım olamamıştı, ve bu, alanın darlığına rağmen büyüyen bir yapıttı...
İhtiyaç olan ise sadece bir pencere idi!. İnsanları izleyebildiğim. İstediğim şeyi ise rahatlıkla gösterebildiğim, “asabildiğim”...

Bu bir çok açılımı ve yorumu içinde barındırıyor. Belki de en ilkel anlamı ile Agora oluşturmak. Taşları dizmek ve tahtaya bir şeyler karalamak...

İşte “agora” bu vesile ile ilk “düzenlemesini” 10 nisan 2009 akşamı; Cumhuriyet Blv. No: 54 Büyük Kardiçalı Han Kat:1 no:118 Konak-İzmir/Türkiye'de gerçekleştirirken sizleride içinde görmek ister.

Sevgiler.

nejat satı


Agora:

In 2008 I felt ,deeply, that I had to have a space to work and share.In time, this need has turned into a reflexisive situation since it wasn’t fed.

A need turned into a reflex,a reflex turned into a sharing circle.
Actually my works never be able to become a profit, and this, despite of this narrow space ,is a growing piece of work.

The necessity is only a window!That I can watch people.That I can ‘show’ or’ hang’ whatever I want…

This includes lots of declinations and comments.Maybe in the most primitive way of founding an Agora.To set the stones and drawing something on a board…

By this means agora wishes to see you around when it show off its first arrangement on Cumhuriyet Blv. No: 54 Büyük Kardiçalı Han floor:1 no:118 in Konak-İzmir/Türkiye on 10th April 2009.

With the best
nejat satı

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

The Language Habitat: an Ecopoetry Manifesto

The Language Habitat: an Ecopoetry Manifesto By James Engelhardt Ecopoetry is connection. It’s a way to engage the world by and through language. This poetry might be wary of language, but at its core believes that language is an evolved ability that comes from our bodies, that is close to the core of who we are in the world. Ecopoetry might borrow strategies and approaches from postmodernism and its off-shoots, depending on the poet and their interests, but the ecopoetic space is not a postmodern space. An ecopoem might play with slippages, but the play will lead to further connections. Ecopoetry does share a space with science. One of the concerns of ecopoetry is non-human nature (it shares this concern with the critical apparatus it borrows from, ecocriticism). It certainly shares that concern with most of the world’s history of poetry: How can we connect with non-human nature that seems so much more, so much larger than ourselves? How can we understand it? One way

Art in İsolation Online Exhibition / Santa Clarita

Art in İsolation Exhibition Virtual  Link

Satın Alınamayan Ortak Kader “Yeni Normal”

Yeni normal.Şu günlerde oldukça duyduğumuz bu kavram  tuhaf ve ıssız olan bir uzamda huzursuzluğun kaygıya doğru  birleşme yarattığı noktada var olmakta.İçimizde bulunduğumuz gerçeklik şimdilerde böyle tarif ediliyor.Acaba gerçekten böyle mi? Yeni ve normal mi?Yeni olan gerçeklik acaba normalleştirici mi?  Bugünlerde çoğu insan nasıl normalleşeceğimiz konusunda tartışıyor, kakafonik tarzda bu tartışmalar hiçbir  şeyin eskisi gibi olmayacağını ifade eden gürültülü haber bültenlerine yakın benzerlikte yorumlarla beraber buharlaşıyor.Aslında anlamların, kavramların,temsillerin ağına yakalanan  vahşi anlamsız  bedenler olduğumuz gerçeği (Erasmusvari tabiriyle bir  “homo bulla”)ile karşı karşıyayız.Bunun yanı sıra insan hayatında korku ve izalosyonun tam ortasındayken derin ve olumlu bir değişim olabileceği inancıyla uyanıyoruz.Kapitalizmin rasyonalitesi ve şiddetli sonuçları olan ırkçılık, cinsiyetçilik ve eşitsizlikle karşı karşıya kalan insanlar olarak kendi “elleriyle” işledikler