Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2009 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
Şöyle bir iki not, Basına yazılanlara ve diplomatların tepkilerine,bloglara şöyle bir baktım psikoloji hala ne yazikki şu babamda dahil İnsanlar aman ha göte gelmeyelim,tayyip tribüne oynuyor,aman canım böyle davranılırmı falan filan... Bize bizim yaptığımızı cümle alem gelse yapamaz geçin abim. Ben kesintisiz olarak davosun bir kısmını yani en azından peresin konuşmasını izleyen bir türk olarak ben açıkçası utandım söylediklerinden,sürekli ağlamasından,mağdur rolünü ezikliğini alkışlatmasınsdan ve bize hesap verecekmiş gibi tavırlarından ?? Peres satılmış dünyanın kurbağa suratlı diplomasisi bana göre.sınırları ççizilmemiş bir ülkenin cumhurbaşkanı,veremli gırtlak,suçlu yahudi insanlar bunu bir seçim propandası olarak düşünüyorlar?Biz bu kadar mı yabancılaştık kendimize?Sayın Erdoğan Türkiye Cumhuriyetinin başbakanı bunu neden unutuyor insanlar???(akp genel başkanı değil).Bir ülkenin başbakanı davos ta ulusal onurunu zedelemek pahasına diplomasiye yenik düşseydi bugün nasıl ele
yazılmış şiirin üstüne koyduğun somun sözcükler ekmeğin lokmaları gibi ben size lokmalardan kurulmuş bir şiir veriyorum yiyin,bana şükredin, küfredin (c.yücel)

BOLKEPCE LOKANTASI

Icine giremedigim , disina cikamadigim arada kaldigim hucre Palaks 31 sise bardagi dibi /made in pasabahce Agzimda eriyen tarin yagli tam yagli iskembe arti yari karisik kelle Kendim gibi kayniyor Beynimden tabaga damlayan usare Tadi kesfi derdeber dertli biraz fazla biberli epey dinlenmis sirkesi Dusuncemin kemik suyu tereyagi Bugulandirir camlari, tum ekrani/lari Ekran doyurmuyor, Goz uyumuyor Tuten corba ,tuten ruh Ayni tabakta Foton kusaginda

nafakamız

Allah’ın on kulunu bekleye dursun on kul; Birine dokuz hisse, dokuzuna tam bir pul. Bu taksimi kurt yapmaz, kuzulara şah olsa, Yaşasın kefenimin kefili kara borsa.” "N.f.kısakürek"
Bir parça zeytin,talihin lutfu,mahsun kabilenin gözyaşı Sert biri,öteki yeşil mersin yaprağı,diğeri bir taş gibi görüntüde uyuklar Görüntüde taşta Ötekisi fukara meyhanesinde hükümdar Biri tanrıyı bulur,ikinci tanrının üstüne tapınaklar kurar,üçüncüsü de yoksul düşen kalbine tanrının evinden taşları yuvarlar Benim desteğim,benim inancım Horatıus un dibinden doğan bir çift nehir,kendi içinde yaşayan ve ölen Beyaz omuzlu Apollon askeri, Oyunların ve arzuların her şeyi gören gözü Nafile kararları gören, yaraları bile Zaman son kış,kendini zorlayan el Her şeyin düşmanı bu çağ ve zaman Düşündüğüm gibi,söylediğin gibi “Günü bir meyva gibi topla,ve yarını düşünme”*(Horatıus) Soğuk ayaz,soluk yapraklı bir kış,çılgın ateşler gibi maden Işıklar ortasında ay gibi parlıyor. Ben kibar bir yoksul,saplanmış çivilerin acılarını hissediyorum,ahtapotun tepsisinde On kadem genişliğinde çukurlarında uyuyorum Başımın üzerinde ince bir iplik olan kaderimi,kılıcımı tozlu ormanda soluyarak tutuyorum Acıklı
"Kendi kimliğini ötekinin varlığına göre konumlandırmak hastalıktır. kimliğini yaşatman için sana bir düşman gerekiyorsa, senin kimliğin hastalıklıdır" Hrant Dink

Masal

Savaş,savaşlara eşlik eden çelik çokmak Ateşli çarkın içinde her bir anın titreyen güç avuntusu,yoldan çıkmış Esirgenmiş yön,gülümseyişin olmadığı terk edilmiş gözler Başkası kendinden Kendine başkasından doğma sevgili Naylon plastik adlar, avuntular bahaneler Vicdan yok/taraf yok Tek illet kesintisiz tek millet Sağlama tahtasında sen eşit değilsin Kamu refahı= vicdan Kamu onayı=yaşayan deliler Olan hiçbir zaman sona ermez Donmuş yaşam Saf ışığı yitiren aşkı inciten Baş döndürücü bir yıkıntısın Sonsuzluğa kim inanabilir sarhoşluğunla? Dinin orduyken siperlenmiş taşların ardında Nasıl kovabilirsin ensendeki şeytanı? “Şimdi ile sonra” Avuçlarınla kanattığın kardeşinin alnında çizdin bayrağını Hep aynı mesafede yerinde kalabilmek için koşuyorsun Tek nefes ,tek kafes Boşluğun içinde hız alıyorsun dokuzuncu köle olarak Yama üstüne yama tarihi öğüttün Beyaz,kara kırmızı yeşil Yazık sana Biricik kardeşini gömmek için çabalayan Şu karga kadar Olamadın,olamadın,olamadın Pişman zümreden Küçük

Açarsan dosyaları ,açarım dosyaları

Acaba tuncay güney benjamin lınus turkish versiyonumu?tam bir yapıbozumcu gibi "gerçekleri" ama "bütün gerçekleri değil" şeklinde sunuyor. Ben izlerken kendisi o kadar olgun ve gerçekçi soruları yanıtlıyordu ki hayran olmamak içten değildi,sanık yada tanık pozisyonunun sürekli değişmesine rağmen çok şey ortaya çıkartabildiler söylediklerinden. ...siyasi ve politik yapının günah çıkarması gerekir.." * "12 eylül 1980den sonra sol kontrol altına alınmıştır" Ayrıca neden tek muhatab olarak tuncay güney?? Kamuoyu vicdanına seslenen tek isim olabiliyor.Bu bilgi alışverişinde ya da "üretiminde" (herşeye dikkatli bakmak gerekir ne de olsa)Tuncay güney sarsılmaz kayasından asla indirilemiyor,kaya gibi karizmamı demek lazım?insan sempatide duyuyor biraz garip de olsa "Cesur Hırsızlar Partisi"/mahir kaynak ilişkisi Öyle bir yapıdan bahsediyorki tuncay güney bugün türkiyede başbakanı indirip yeni bir başbakan seçtirtebilir.sabancı görüşmeleri

3D (tridine bandım)

D emokrasi, D arbe, D evrim Bu ülkede herkes ayrı ama şarkı hala aynı,üçü bir arada ama farklı anlamlarda Bir gece ansızın gelebilirim,beni bekliyorsan, uyumamışsan,sevinçten kapında ölebilirim.................................................................................................................................. bakarsın ansızın gelebilirim,bu kadar yürekten çağırma beni.....
helloo may neym iz coon.ayem tivinti yiyırs oold.ant liv in niiyork.ay lav partii.ay lav enimeels.ay lav yuu." Biz hep döner yeriz ama ne döner diye merak etmeyiz. nokta

Zulm ile âbâd olanın âhiri berbâd olur

Dün televizyonu açmadım,bir kaç şeyle uğraştım biraz okudum kafamda açıkçası bir ağırlık hissettim ve bıraktım ara verdim.Derin bir sinüzit tedavisine ihtiyacım var galiba Kumandaya elim gidiyordu,nette o gazze videolarını izleyince televizyonun esas olarak ne işlevi gördüğünü daha iyi algıladım,düşündüm.Bu dünyanın insanı irkilten yanı korkunçluğu değil olağan görünüşüdür(t.adorno). israil kuralsız dünyanın çift yönlü kahkahası,kayıtsız jokerini oynuyor. Bizim kurallarımız var ama onun kuralları yok.Gülümsemesindeki yaralar kahkahalarıyla ortaya çıkıyor/çıkartıyordu.. Saat 7 gibi sobayı yaktım uzandım kamburlaşan belimi koltuğun şekline soktum, dayanamayıp haberleri açtım,merak merak.. Atv ana haberde kanadoğlunun açıklamaları ve top 40 ergenekon hadisesi karşıma çıktı.Kanadoğlunun gazetecilere verdiği basın söylemi "gözlük çerçeve"lerinden belli bir estetiği ortaya çıkartıyor diye düşündüm içimden. Kendimle konuşurken televizyondaki ses/evdeki ses bam bam; "Cumhuriyet
bir çok şey yazmak istedim ama cümlelerimi hep sildim,cümleler yetersiz kalıyor küfür tek milletin...

BARIŞ/ADONİS

Denizin yıkadığı toprağa ve onun sevdasına barış yağmurlarını verdi bana baş döndürücü çıplaklığın kendini bana adıyor yıldırım benim bağrımda olgunlaştı zaman bak işte Doğu'nun parıltısı kanım su çeker gibi çek beni ve yok ol yitir beni yankısı ve şimşeği var oylukların su çeker gibi çek beni gövdemle örtün nirengidir ateşim ve yıldızdır yön yaramdır benim heceliyorum bir yıldızı heceliyorum resmini çiziyorum kaçaktır yurdumda yurdum heceliyorum onun çizdiği yıldızı yenik günlerinin ayak izlerinde ey sözün külü gecende bir çocuğu daha var mı tarihimin?

tanıştım bugün

Bu gerçeklik soğukta küfrettirir, sıcakta şükrettirir, varlıkla yokluğu hissettirir aynı rüzgar gibi, ee bırak kararı rüzgar versin o zaman