Ana içeriğe atla

90 60 30



DIRTY HARRY:Üçümüz burda seni bekliyoruz
MRDERE:Üçünüz mü???
DIRTY HARRY:Evet,Ben, smith ve wesson


Berberde trash olurken bir an televizyona gözüm kaydı.baktım bizim malum sözde masum roman starımız.Ya bu ne ya dedi yan koltuktaki roman kardeşim.Edirneye kadar star Edirne'den sonra kim starrrr abi!! diyince bende kahkahayı patlattım.

Havalar o kadr ısındı ki artık gece üçlere kadar mumya gibi dolanıyorum ortalıklarda.Krispi mumyası ama ben nasıl bir mumya olurdum acaba?.Dur düşüneyim ilginç olur,geçe üç te Moma'da dolaşan bir mumya "Eski kaşar var mı?? diyen"uyurgezer.Bu uyumamak ve iç sıkıntısı ne güldüren ne ağlatan bir durum.Ben kendimi ne gülüyorum ne ağlıyorum çizdiğim yüzümde dansediyorum şeklinde açıklıyabilirim.

Televizyonda dön dolaş hiçbir şey yok malum ,malum.Bir kaç şey yazdım ama karaladıklarımın yanında ne ki.Yangınlar ve bombalar kare bulutlar kaçıp giden fısıltılar..Meclis tatile girdi,ergenokonun suyu çekildi bakalım neler olacak..havamı ,cıvamı

49A is opening,49A benim çoçuğum,9 ay bekledim az değil,bir çok düşünceyle savaştım,çoğu ustayla yapım aşamasında kavga ettim,kapıştım.Hayalime bu kadar hiç yaklaşmamıştım,kapalı mekan out,şiirsel yaşam in.bu benim senin hepimizin toplamı..COME SWEET COME ..Konfor değil, dekor hiç değil

Bazen kelimeler karşıtıdır kendilerinin ve kaçırırlar anlamlarını,bu uykusuz dönemde insan geçmişiyle de yüzleşiyor.nereden geldim nerelere gidicem mevlayı bulsam kendime gelecem v.s v.s herşeye sevgi yetiyor yada sevgiyle bakabilmesini öğrenmek kendine getiriyor insanı ama ben arada bir hulk olmazsam tadım bozulur.

Pekin olimpiyatlarını açılışı serenomisiyle herkesi kucakladı,rizede ikizdere halki termik santrale hayır için yürüdü,özgürlük denen oyun sanki bir törene dönüşmüş diye düşünüyor insan.bütün zaferler ip üzerinde bir anlamda kaderin kaprislerine bağlı gibi,,kazananlar özgüvenle yürüyebiliyorlarmı?bilmiyorum bana öyle geldi

Uyku biraz uyku, tüm istediğim buydu..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

The Language Habitat: an Ecopoetry Manifesto

The Language Habitat: an Ecopoetry Manifesto By James Engelhardt Ecopoetry is connection. It’s a way to engage the world by and through language. This poetry might be wary of language, but at its core believes that language is an evolved ability that comes from our bodies, that is close to the core of who we are in the world. Ecopoetry might borrow strategies and approaches from postmodernism and its off-shoots, depending on the poet and their interests, but the ecopoetic space is not a postmodern space. An ecopoem might play with slippages, but the play will lead to further connections. Ecopoetry does share a space with science. One of the concerns of ecopoetry is non-human nature (it shares this concern with the critical apparatus it borrows from, ecocriticism). It certainly shares that concern with most of the world’s history of poetry: How can we connect with non-human nature that seems so much more, so much larger than ourselves? How can we understand it? One way

Art in İsolation Online Exhibition / Santa Clarita

Art in İsolation Exhibition Virtual  Link

Satın Alınamayan Ortak Kader “Yeni Normal”

Yeni normal.Şu günlerde oldukça duyduğumuz bu kavram  tuhaf ve ıssız olan bir uzamda huzursuzluğun kaygıya doğru  birleşme yarattığı noktada var olmakta.İçimizde bulunduğumuz gerçeklik şimdilerde böyle tarif ediliyor.Acaba gerçekten böyle mi? Yeni ve normal mi?Yeni olan gerçeklik acaba normalleştirici mi?  Bugünlerde çoğu insan nasıl normalleşeceğimiz konusunda tartışıyor, kakafonik tarzda bu tartışmalar hiçbir  şeyin eskisi gibi olmayacağını ifade eden gürültülü haber bültenlerine yakın benzerlikte yorumlarla beraber buharlaşıyor.Aslında anlamların, kavramların,temsillerin ağına yakalanan  vahşi anlamsız  bedenler olduğumuz gerçeği (Erasmusvari tabiriyle bir  “homo bulla”)ile karşı karşıyayız.Bunun yanı sıra insan hayatında korku ve izalosyonun tam ortasındayken derin ve olumlu bir değişim olabileceği inancıyla uyanıyoruz.Kapitalizmin rasyonalitesi ve şiddetli sonuçları olan ırkçılık, cinsiyetçilik ve eşitsizlikle karşı karşıya kalan insanlar olarak kendi “elleriyle” işledikler