Ana içeriğe atla

REALİST MANİFESTO

"Hayat üç ile dördün arasındadır ya üç buçuk atarsın ya da dört dörtlük yaşarsın"

Bir zamanlar bir tarihte her zamanki gibi yarım (tabi bu şahsıma özgüdür)bir sayfa elime geçti şöyle yazıyor daha doğrusu yazmışım bendeniz
Dünya bu metni dokuyor bende bu metni duymaktan başka bir şey yapmıyorum.Sonra epey bir süre sonra hatırlamadan yazdığım ikinci bir karalama daha çıktı.yanyana üç kelime
Metin dünya,ve dil.Ve devam eden cümlede tam ortada buluşuyor diye yazmışım,parantez içinde sosyal gerçeklik eşittir= kurallar ve eylemlerle ortaya çıkan pratik
Dünyanın konuşma teorisi üzerine kafa patlattığım anlardan biriydi herhalde diye düşündüm.İfadeler,oluşumlar,kurallar,beyanlar ifadeler,sembolik,sistemde olan anlamalar/anlamdırmalar.Bu işte metin dokun(an)
Söylemin üzerine ,üzerinden konuşuyoruz.bütün bileşenleriyle ilmek,ilmek işlenen bir söylem.püf noktası konuştuğumuz dialog hali,ne yaparsak yapalım bizim işittiğimiz o dünyadan gelen dil,bizim bedenlerimizi sosyal bir eylem olarak paylaştığı gibi bizim yabancılaşmamızıda bu diyalogla ortadan kaldırır,ama yazı gibi özgür bir oyunda bunu anlatmak epey zor..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

The Language Habitat: an Ecopoetry Manifesto

The Language Habitat: an Ecopoetry Manifesto By James Engelhardt Ecopoetry is connection. It’s a way to engage the world by and through language. This poetry might be wary of language, but at its core believes that language is an evolved ability that comes from our bodies, that is close to the core of who we are in the world. Ecopoetry might borrow strategies and approaches from postmodernism and its off-shoots, depending on the poet and their interests, but the ecopoetic space is not a postmodern space. An ecopoem might play with slippages, but the play will lead to further connections. Ecopoetry does share a space with science. One of the concerns of ecopoetry is non-human nature (it shares this concern with the critical apparatus it borrows from, ecocriticism). It certainly shares that concern with most of the world’s history of poetry: How can we connect with non-human nature that seems so much more, so much larger than ourselves? How can we understand it? One way

Art in İsolation Online Exhibition / Santa Clarita

Art in İsolation Exhibition Virtual  Link

Satın Alınamayan Ortak Kader “Yeni Normal”

Yeni normal.Şu günlerde oldukça duyduğumuz bu kavram  tuhaf ve ıssız olan bir uzamda huzursuzluğun kaygıya doğru  birleşme yarattığı noktada var olmakta.İçimizde bulunduğumuz gerçeklik şimdilerde böyle tarif ediliyor.Acaba gerçekten böyle mi? Yeni ve normal mi?Yeni olan gerçeklik acaba normalleştirici mi?  Bugünlerde çoğu insan nasıl normalleşeceğimiz konusunda tartışıyor, kakafonik tarzda bu tartışmalar hiçbir  şeyin eskisi gibi olmayacağını ifade eden gürültülü haber bültenlerine yakın benzerlikte yorumlarla beraber buharlaşıyor.Aslında anlamların, kavramların,temsillerin ağına yakalanan  vahşi anlamsız  bedenler olduğumuz gerçeği (Erasmusvari tabiriyle bir  “homo bulla”)ile karşı karşıyayız.Bunun yanı sıra insan hayatında korku ve izalosyonun tam ortasındayken derin ve olumlu bir değişim olabileceği inancıyla uyanıyoruz.Kapitalizmin rasyonalitesi ve şiddetli sonuçları olan ırkçılık, cinsiyetçilik ve eşitsizlikle karşı karşıya kalan insanlar olarak kendi “elleriyle” işledikler